KÖŞEDEKİ BAKKAL YALÇIN İSTANKÖYLÜ

Küçüktük. Mahalledeki bütün çocuklar bir araya gelip, en çok oynadığımız saklambaç oyununun kritik anlarında annemiz sesleniverirdi: “Çabuk bakkala! Yoğurt alınacak. Baban gelmeden, haydi!” Anlaşılırdı ki akşam ezanının okunmasına az kalmış; babaların da işten eve dönmelerine. İşte hep o akşama doğru saatlerinde çatışırdı anneler ve çocuklar. Saklambaç oynarken ebelenmemek için bulabildikleri […]

Devamını Oku →

KÖŞKÜN KÜÇÜK HANIMEFENDİSİ ŞÜKUFE ÖZBAŞ

 “Keşke renkli bir ceket giyseydim!” Karşımdaki 1922 doğumlu, evet, oturup kalkarken yardıma gereksinen, ancak ayaktayken dimdik, gözlerinin içi gülerek “hoş geldiniz” diyen, oldukça şık, bakımlı bir hanımefendi. Üzerinde siyah bir etek, krem rengi kırçıllı siyah şifon bir bluz ve krem rengi zarif bir yün ceket var. Ayakkabıları, kıyafetini tamamlar nitelikte […]

Devamını Oku →

ZEYTİNCİLİĞİN İÇİNDE DOĞMUŞ ÇOCUKLAR- HİKMET VE BAHA UNCU

Soğuktu…hem de çok! Nemli, keskin rüzgar kulaklarını, ağzını, burnunu sardığı atkıyı delip geçiyor; aldığı her nefesle ciğerlerine doluyordu.  Rüzgara karşı yürümek, eşeği Gülizar’ı da zorluyordu besbelli. Hayvancağız kafasını bir aşağı bir yukarı oynatıp duruyordu. O güzelim gözlerini sürekli kırpıştırdığı için bazen yönünü de şaşırıyordu. Oysa çok iyi bilirdi bu yolları Gülizar; basbayağı akıllı […]

Devamını Oku →